Geçen hafta bir serayı ziyaret ettik. Çift ekim yapan üreticilerle söyleşi gerçekleştirdik. Sıra serada çalışanların fotoğraf ve görüntülerini çekmeye geldi. Seranın içinde bir başına domates fidelerinin temizliğini yapan bir hanımefendiyle karşılaştık.
Yanına yaklaştım diğer çalışan işçiler, kadının Suriye uyruklu olduğunu, Türkçe konuşmayı bilmediğini ve Suriye’de yaşarken muallimlik yaptığını söyledi.
Tabi bu durum dikkatimi çekince doğru hanımefendiye yöneldim. Yanına yaklaştım. Göz göze geldik. Bu durum onu rahatsız etti. Onunla mutlaka iletişim kurmak istedim. Telefonumun Türkçe- Arapça çevirisinden ‘Sen öğretmen misin?’ diye yazdım ve kadına okuttum. Okur okumaz gözleri doldu, ağlamaya başladı (O anı ömrüm boyunca unutmam artık) evet anlamında başını salladı.
Bahsettiğim hanım 30’lu yaşlarında. 8 sene önce Suriye’de yaşanan savaştan karnında ilk bebeğine hamileyken, şu an 5’inci çocuğuna hamile Türkiye’ye kaçmışlar. Daha iki yıllık, üstelik müzik öğretmenliği yaptığı sırada, tepelerinden bombalar inince duyma yetisini de epey kaybetmiş üstelik.
Türkiye’ye eşiyle birlikte 8 sene önce gelmiş ve Hatay şehrimize yerleşmişler. Oradan Aydın İlimiz de 4 sene kaldıktan sonra Antalya’nın Aksu ilçesine gelmişler. Şimdi tarım işinde çalışıyorlar. Piyano çalan ve çocuklara müzik dersi veren Rava Öğretmen, şimdi serada beşinci çocuğuna hamile ve domates fideleriyle haşır neşir vaziyette. Yaşam onu nereden nereye sürüklemiş. Belki de o en şanslılardan biri. Çünkü serada onu çalışırken gördüğümde canla başla işini severek yapıyordu.
-Ülkenize dönmeyi düşünüyor musunuz? diye sordum, burada mutlu olduğunu ve kesinlikle dönmeyi düşünmediğini söyledi. Öğretmenlik yapmayı ve öğrencilerini çok özlediğini dile getirerek, -‘Bu konuda elimden hiçbir gelmiyor’ dedi. Rava Öğretmen.
Sadece şunu söylemek istiyorum naçizane. Bu insanlar savaştan kaçarak ülkemize sığındı ve benim gözlemlediğim kadarıyla da canla başla da çalışıyorlar. Çünkü gittiğim her serada karşılaşıyorum. Ayrıca üreticilerimizde oldukça memnun.
Bu insanları, ülke insanı olarak epey itip kaktık ve hor baktık. Bütün bunlara rağmen gidecek yerleri olmadığı için sineye çektiler ve korku dolu işlerine devam ettiler. Tamam, ülkemizde rahatsızlık çıkaranlar da olmadı değil. Tabi bunlar devletimizin aldığı sıkı önlemlerle en aza indirildi.
Rava Öğretmen, sadece bir örnek. Biz her gün, Rava Öğretmen gibi tahsilli kaç kadına ve kaç erkeğe rastlıyoruz. Çaresizlikten bilmedikleri işi öğrenmeye çalışarak, hayatta kalmaya çalışıyorlar. Ve ülkemizden gitmeyi asla düşünmüyorlar!
Zaman zaman bu ülkede yaşanmaz diyenler, bence bir kere daha düşünmeliler bunu söylerken. Hiçbir ülke ayağımıza kırmızı halı sermiyor, buyurun gelin diye! Bu güzel vatanımızın kıymetini bilelim. Şuna buna kulak asmadan, çok çalışalım ve Atamızın dediği yoldan ilerleyerek, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaralım…
Mustafa 3 Yıl Önce
Benim anlamakta zorlandığım, bir öğretmen yabancı bir ülkeye sığınıyor ev,iş vb güvenceleri yok ama bu sürede 5 tane çocuk yapiyor