Bu hafta Aksu’da yürek burkan bir duruma yaptığımız haberle şahit olduk.
Uzun zamandır Aksu’dayız. Neredeyse her gün Güzelyurt Mahallesi’nde bulunan mezarlığın önünden geçip gidiyoruz.
En son 10 gün önce mezarlığın duvarının dışında bir mezar taşı görünce dikkatimi çekti. Sadece mezar taşıdır diye düşündüm. Sonra tekrar tekrar baktım. Yanına gittim. Bunun sadece bir mezar taşı değil mezar olduğunu gördüm.
Serüvende ondan sonra başladı.
Epey bir araştırma yaptım. ‘Ne ola ki bu dışarda tek başına kalır diye’ düşündüm. Mahallenin yaşlılarıyla Mahalle Muhtarı Teslime Yılmaz beni görüştürdü. Mezarlığın duvarı çekilirken dışarda kalan başka mezarlarında olduğunu söylediler. Öyle ki onlar sahipli olunca içeri taşınmış. Bu mezarın sahipsiz olduğu için dışarda kaldığını ifade ettiler.
Kolları sıvadık ve haberimizi yaptık. Ertesi gün haberi okuyan yakınları mezarı görünce mezar bizim diye geldiler.
67 yaşında Zekiye Teyzemiz iki gözü iki çeşme ‘bu benim kardeşimin mezarı’ dedi. Beşkonağın Değirmenözü köyünde aile olarak yaşarken 4 yaşında çocukken kardeşinin yandığını ve 41’inci gününde hastane de vefat ettiğini söyledi. İmkansızlıklar yüzünden mezar abisi tarafından Aksu’ya devredilmiş ve öylece kalmış. Zaman içinde aile mezarı almak istese de başaramamış.
Hikayemiz ne kadar hüzünlüyse de inşallah mutlu sonla sona erecek. Mezarlıklar müdürlüğüyle görüşen aile kısa zamanda mezarın Beşkonakta ki köylerine, yıllarca evlat acısıyla yaşamış ve yaşamını yitirmiş annesinin koynuna götüreceklerini söyledi.
Hep birlikte bu duruma da tanıklık edeceğiz diye düşünüyorum.
Bu olaydan şu sonuca varmak istiyorum. İnsan ölünce de toprak olup gidemiyor. İzi silinmiyor. Yine bir şekilde burada varlığıyla yer alıyor. Yaşam hikayesini öyle yada böyle tamamlıyor. 4 yaşında yaşamını feci şekilde kaybeden bu yavru kim bilir ne kadar yalnız hissetti ki bizleri devreye koydu diye düşünüyorum.